27 Temmuz 2011 Çarşamba

İplerin Uçları

Belki farkında değiliz ama mutfak masraflarını kısmanın türlü yöntemleri var. Doğalgazı az harcamak, buzdolabını fazla yormamak, bayatlamışları hayatımıza yeniden kazandırmak gibi... Şimdi diyeceksiniz ki burdan söylemesi kolay. Lakin bir kaç hokus pokusla bunları mutfak hayatımıza sokmak çok da zor değil. Siz şimdi şu aşağıdaki  ipuçlarına bir göz atın. Bakarsınız aklınıza yatan bir iki tanesini uygularsınız.


 


Maydanoz, dereotu ve taze naneyi uzun süre saklamak için yıkadıktan sonra peçeteyle iyice kurulayıp buzdolabına öyle kaldırın. Belki biraz zahmetli ama en az 4-5 gün fark ediyor. Peçete yerine şu yeni çıkan fırıldak salata kurutucuları da işimizi görür tabi.





• İnanması zor ama önceden yaptığınız kurabiyeler sertleştiyse, üzerlerine elma dilimleri koyup kapalı kutuda birkaç saat bekletin de görün.
 

• Bilirsiniz fırında bütün patates pişirmek saatler alır. Süreyi kısaltmak için patatesi önce 10-15 dakika haşlayın, sonra fırınlayın. Kimse anlamayacak, söz. 




• Hani kaşarı açıp keseriz, buzdolabına kaldırırız, sonra bir bakmışız tüm kenarları sertleşmiş olur ya… İşte bunu önlemek için kenarlara tereyağı sürüyoruz, oldu bitti. 






• Nasıl kaşara tereyağı sürüyorsak, sucukların etrafını da yarım limonla silelim. Küften eser kalmayacak!


• Hani limonu sıkarız da sıkarız ama içinde yine su kalır ya… Limonun varını yokunu almak için sıkmadan önce çatalla bir kez delin, sonra sıkın. 


Ekmek kutusunun içinde küp şekerin ne işi var demeyin. 2 küp şeker nelere kadir. Ekmekler artık daha uzun süre taze kalacak. 




• Hani salataya yarım limon sıkarız da diğer yarısı elimizde kalıverir ya. İşte o diğer yarıyı saklamak için küçük bir tabağa toz şeker serpin, limonu da kesik tarafını şekere gelecek şekilde koyun. 2 hafta tazelik garanti.




• Şekerlenmiş reçelinizi sakın ha atmayın. Benmari usulü ile ısıtarak eski haline döndürmeniz çok kolay. 


Kuru fasulyeyi haşladığınız suyu gaz yapar diye hep dökeriz ya… Dökmeyin. Soğuduktan sonra bitkilerinizi sulayın. 


• Hani bazı et pişmez de pişmez bizi sinir eder. Sinir olan siz değil, et olsun. Tencerenin içine ya bir kaşık sirke ya da bir parça ekmek atın. Etler pes etsin.

Miadı Dolmadan

Dedik ki ucuz bulduk mu alacağız. Alacağız ama hangi besin ne kadar durur bilmek lazım. Ona göre raf ömrü uzun olanlardan olabildiğince stok yapalım, ama kısa sürede bozulacaklardan ihtiyacımız olduğu kadar alalım. Aşağıda en çok kullandığımız yiyeceklerin raf ömürlerini bulabilirsiniz. Aklımızın bir köşesinde bulunsun.

Çiğ Et:
  • Tavuk - 9 ay
  • Kırmızı et - 6-12 ay
  • Sakatat - 3-4 ay
  • Balık - 3-4 ay

 









Süt Ürünleri:
  • Tereyağ/Margarin - 6-9 ay
  • Peynir - 1 ay
  • Günlük süt - 3 hafta
  • Paketli süt - 1 yıl

 







Kuru Gıda:
  • Kabartma tozu - 18 ay
  • Kahvaltılık gevrek - 6 ay
  • Taze çekilmiş kahve - 6 ay
  • Paketli kahve - 1 yıl
  • Bakliyat - 1-2 yıl
  • Un - 1 yıl
  • Baharat - 6-12 ay
  • Makarna - 2 yıl
  • Pirinç - 2 yıl
  • Şeker - 2 yıl 
  • Kabuklu yemiş - 8 ay
  • Çay - 18 ay

26 Temmuz 2011 Salı

Ramazan Fırsatları

Ramazan yaklaştığı için marketler fiyat indirimi savaşlarına girdi. İşte size bir kaç kaçırılmaması gereken teklif:

Ulker Teremyag Paket 250 gr: 1,29 TL @ Dia (28 Temmuz'a kadar)









Jucy Ramazan Şerbeti 1 L: 1,45 TL @ BİM (29 Temmuz'a kadar)











Komili Ayçiçek Yağı 5 L: 18,95 TL @ Migros (27 Temmuz'a kadar)

Sakla Samanı Gelir Zamanı

Eveeetttt... Tariflere geçmeden önce bazı saklama önerileri paylaşmak isterim. Saklama ekonomi için önemli. Neden? Çünkü çoğu zaman çok yapıp buzdolabına kaldırmak bize hem zaman hem de para kazandırıyor.

Saklama Kapları:
Her evde aşağıdaki gibi bazı plastik/cam saklama kapları vardır, ama bu kaplardan kac tane olursa olsun az gelir. Aşağıda sizlere saklama kabı olarak kullanabileceğiniz bir kaç öneri sundum. Hepsini bulaşık makinesinde yıkayarak defalarca kullanabilirsiniz.

Poşetler:
Elimize her yerden onlarca poşet geçiyor ama çoğunu eve gelir gelmez atıyoruz. Marketlerden aldığımız poşetleri çöp poşeti olarak kullanılamıyor ne yazik ki çünkü çoğu zaman altları delik oluyor. Akıtan bir çöp poşeti riskini alamadığımız için veriyoruz paraları Koroplast vs gibi markaların çöp torbalarına. Evet market poşetleri biraz dandik oluyor ama IKEA, Watsons vs gibi magazalarin posetleri gayet dayanikli oluyor. Aslinda neredeyse her gün bu tip mağazalardan da alışveriş ediyoruz. Önerim bu mağazalarda kasada ödeme yaparken tezgahtardan "Ekstra bir poşet alabilir miyim?" demeniz. Böylece bir süre sonra bir bakmışsınız evinizde bu torbalardan bir sürü olmuş ve siz çöğ torbasına para vermeyi bırakmışsınız.

Bir diğer kurtarıcı ise 'buzdolabı poşetleri'. Bunlar için bir alternatif yok, çünkü içine direkt yiyecek koyacağınız için hijyenik olması gerekiyor. Ama bunları da ekonomik bir şekilde kullanmanın bir yöntemini bulmuş bulunuyorum. Örneğin 1 kg kuşbakışı et pişirdiniz ve derin dondurucuya koyacaksınız. Büyüğünden bir buzdolabı poşeti alınır, içine bir yemeklik et konur ve poşete düğüm atılır. Sonra düğümün üstünde kalan yere tekrar bir yemeklik et konur ve bir daha düğüm atılır. Ben bir poşete böyle 3 yemeklik et koyabiliyorum. Böyle hem yemeklere tam gerektigi kadar eti kolayca koyabiliyorsunuz, hem de 3 poşet yerine 1 poşet kullanmış oluyorsunuz.

'Ekonomik Tarifler' icin 'Ekonomik Alisveris'

Sevgili herkes,

Hepimiz istiyoruz ki güzel yemekler yapalım, yiyelim yedirelim. Lakin bu yemek olayı gittikçe pahalı bir zanaat halini almaya başladı. Tamam arkadaşları, akrabaları güzel sofralarda ağırlamak, havamızı atmak hepimiz istiyoruz ama olayın maliyet tarafını da düşünmek lazım. Öbür türlü dışarıda yemek bazen daha bile ucuza gelebiliyor.

Ekonomik bir yemek için önce ne yapacağız, malzemeleri ucuza alacağız. Şimdi aklınıza hemen çürük çarık malzemeler gelmesin. İşte size bir kac ipuçu:

BİM Marketleri:
Neredeyse her mahallede var artık. Hiç girmediyseniz girin bir bakın. Küçük ama herşey var içeride.BİM'in bir stratejisi var. Her kategoride kendi markalarını bulunduruyor mutlaka. Örneğin Dost yoğurt, Aknaz peynir, Sole ayçiçek yağı,vs. Şimdi normalde bu tip bilmediğimiz markalar çok güvenmeyiz ama sevgili BİM bu markaları zaten kendi üretmiyor, o çok bildiğimiz markalara ürettiriyor. Ornegin Üç Köşem markalı üçgen peynirini bildiğimiz Karper firması üretiyor. İnanmazsanız paketin arka tarafını okuyun. Hal böyleyken un, süt, yumurta, vs gibi genel geçer ürünleri periyodik olarak BİM'den alabiliriz.

Bunun yanısıra BİM'in bir de haftalık süer ekstra indirimli ürünleri oluyor. Bunlar her Cuma satışa çıkıyor. Ama siz bir iki gün önceden internet sitesinden bir göz atın. Bazı ürünler aynı gün bitiveriyor inanmazsınız. Bu ürünleri incelemek için buradan: http://www.bim.com.tr/aktuel-urunler.html  Bu ürünlerden hoşunuza gidenleri buldunuz mu hemen stok yapıyorsunuz. Örneğin ben bir hafta haşlanmış nohut, fasulye, vs yakalmıştım. İkisinden de birer koli aldım. Raf ömürleri zaten çok fazla, o yüzden bozulmuyor da. Şimdi nohutu, fasulyeyi başka bir yerden alsak, ıslatsak, yıkasak, pişirsek vs. deli gibi masraf. Sırf doğalgaz parası bile fena tutmaz. O yüzden bu Aktüel Ürünleri yakından takip ediyoruz. İyi birşey yakaladık mı Cuma gunu BİM'in kapısını çalıyoruz.



IKEA:
Şimdi diyeceksiniz ne alaka? Çok alaka? Biliyorum IKEA her şehirde yok ama yavaş yavaş yayılıyor. IKEA'ya girdiniz, ıvır zıvır mobilyalar, çok gerekli! un eleme araçları, rengarenk yastıklar, vs gibi saçmalıkları aldınız. Sonra hemen çıkışta, kasaların arkasında mini bir marketi var IKEA'nin.

Bazı şeyler çok pahalı, hiç gerek yok. Örneğin reçeller, çikolatalar, vs. Lakin bazı ürünlerin fiyatı Carrefour, Migros vs gibi marketlerin çok altında. Peki nedir bunlar? En birincisi somon. Biliyorum biz millet olarak bu merete çok alışık değiliz ama süper tarifler var somonla yapabileceğiniz. Hem de çok havalı. Misafir geldiğinde falan ana yemek oluyor çok güzel. Şu anda fiyatı ise 2 parçadan oluşan 250 gr'lık fileto 12,95 TL. Daha ne olsun.


Somonun dışında almanız ve buzluğunda bulundurmanız gereken bir diğer şey ise köfte. 1 kg'lık paketin fiyatı 21,95 TL. Bu köftelerin hem şekilleri çok güzel (yuvarlak yuvarlak), hem de tadı. İsveç firması olduğuna bakmayın, bildiğimiz Türk köftesi tadında.

 

Baharatçı:
Diyeceksiniz ki baharat her markette var, hem de ucuz birşey. Ama durum öyle değil aslında işte :) Baharatlar çeşit çeşit. Güzel ve havalı yemekler yapmak için de öyle karabiberle, pul biber yeterli değil. Bize köri lazım, fesleğen lazım, zerdeçal lazım, vs. Her birinin bir paketi marketlerde neredeyse 2,5-3,5 TL. 10 çeşit baharat alsanız 25-35 TL gitti bir seferde. Çeşit bol olunca hepsinden az az kullanacağız. Öyle olunca da o marketlerde satılan paketler çok fazla geliyor. Firmalar da daha fazla satış yapmak için küçük paketlerini çıkarmıyorlar tabi. Biz de alıyoruz her birinden birer paketini, kalanı da ya dökülüyor ya atılıyor.

Peki biz ne yapacağız? Gideceğiz mahallemizin baharatçısına/aktarına/Mısır çarşısına... İstediğimiz tüm baharatlardan istediğimiz kadar alacağız. Zaten oradaki insanlar alışık böyle az az satmaya. Çok kullanacaklarımızdan (kara biber, nane, vs) 100 gr kadar alabiliriz, ama diğerlerinden (fesleğen, köri, zerdeçal, vs) 20-30 gr alsak yeterli. Hem de bu tip yerlerden alınca baharatlar daha taze ve lezzetli oluyor gibime geliyor benim.


Ekonomik alışveriş için şimdilik bu kadar. İleride bunun gibi yazılara devam edeceğim. Malzemenin ekonomiği önemli. Bulunca kaçırmayın alın, malzemeye göre bir tarif uydururuz :)